Dive into a world of creativity!
Şimdi bir iklimdir pişmanlık Sapsarı, kupkuru, bet-beniz; Döker yaprağını yavaş yavaş… Bıraktığındır senin Bir sevdayı ardına Öyle kırık dökük, öyle savruk, salaş…♠️♠️♠️
Sen başkalarını sevgiyle karşılıyorsun
ama
özleyen olan benim.
Ne denmeli bilemiyorum ama hiç daha önceden bu kadar uzun süre sessiz kaldığımı ve sustuğumu hatırlamıyorum. Halimi açıklayabileceğim tek bir kelime bile yok. Birazcık olsun anlaşılmak için bunca üzüntüye, yıpranmaya, hırpalanmaya gerek var mıydı sahiden?
Artık hissedemiyorum. Kendimi kaybettim. Duygularda gelebilecek en son noktaya geldim, yıktım her şeyi. Umursamıyorum, beklemiyorum ve umudun ne olduğunu bilmiyorum. Ben sevgiyi tükettim, kendimden geçtim. Dümdüz yaşıyorum.Yıprandığını bir tek senin bilmen kıvranış ağladığını kendin görmen ruhen yıkılış .Artık bir şeyler için çabalamaktan yoruldum. İçin karanlıksa hiçbir çiçeği sulayarak büyütemezsin.“Belki farkında değildir.” diyerek, içimi sana karşı hep sıcak tutabilmek için aklımı kaç kere yok saydığımı bilemezsin.Ve herşeye rağmen hep şunu demek istiyorum “Sonunu boş ver, başı çok güzeldi.”
Kendime sınırlar çizdim. Daha fazla kırılmamak, olmak istemediğim biri haline gelmemek için kendime sınırlar çizdim.Asla anlamayacağım şeyleri anlamak zorunda kalmamak için çizdim sınırlarımı. Aslında bir şeyi çok iyi biliyorum .” Yalnız olan ben değilim duygularım” oysa ki hep kendimi yalnız sanıyordum . Hayat insanı her şekilde sınar. Bazen vazgeçmen gerekir, bazen düşmen. Umutla girdiğin yollardan bir sokağa çıkmaman gerekir. Acıya karşı hissizliği öğrenmek için. Olmadığında zorlamamak için. Bazen büyümek gerekir. Yokuşlardan düşmek, tekrar ayağa kalkabilmek için.Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak.Dökülen son sözler her zaman buruktur.Ama sevmek hâlâ dünyanın en güzel duygusu ve sevilmeyi hak eden insanlar daima varlar.Bazen iyi ki dediğiniz güzel insanlar olur hayatınızda ve hep güzel kalacaklardır. Hayatta ne olursa olsun değer verdiğim yerde tutmayı öğrendim ben.BELKİ BİR GÜN Zamanın anlamını yitirdiği bir yerlerde, seninle el ele. Neyse okuyan herkese teşekkür ederim . Ben Altan
"Kendimle savaşırken bütün duygumu kaybettim. O kadar çok yaslandım ki kendime, başka birine sığınmayı öğrenemedim hiç. Çok düştüm, çok acı çektim ama yine kendim atlatmaya çalıştım. En zor sınavımı kendime verdim. Ben, kendimi bile taşıyamadım."
"Biraz fazla yorgunum. Üzgün, Biraz da kırgın. Her şeyden biraz var. Ama senden hiç yok. Belki biraz olsaydın, Birkaç dakikalık da olsa dursaydın, Yetinirdim. Her şeye tam iken, Sana yarım kalmazdım. Üzülüyorum tabi, Her şey var iken sen olmaması biraz ciğer yakıyor."
''düşünsene, seni büyüten insanların; yaşlandığını, hastalandığını ve öldüklerini görüyorsun. hiçbirine müdahale şansın yok. ne yorucu değil mi? bütün derdimizi sevmek olarak görüyoruz. oysa ki her dakika, başka bir sevdiğimizden eksiliyor. hiç farkında değiliz.''
Herkesi yarına götüremeyiz bazıları dünde kalsın.
Ne demişti Neşet Baba; "Uğruna yandığım boşumuş meğer."
Ben deliyim… Mutluluğu uzaktan seyrederken, cebimde küçük umutlar biriktiririm, gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldığı saatlerde kendimi paramparça olmuşluğun, tükenmişliğin koynunda bulurum. İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım, ama, kendimi içine atacak yer bulamam. Anlamayana az gelirim, anlayana çok… Ne yarınlar bir şey bekler benden, Ne de ben bir şey beklerim yarınlardan..